Haber

Erdoğan Toprak: Hükümet, 8 Mayıs’ta sona erecek olan OHAL’i Uzatarak Seçime Gitmeyi Hedefliyor

CHP Genel Lider Koordinatörü Başdanışmanı Erdoğan Toprak, “OHAL kapsamına alınan 10 ilde çöken altyapı ve yıkılan mahallelerin ardından, Afet Bölgesi ilanına rağmen hükümetin güncelleme yapması zor görünüyor. Seçmen kütükleri ve ikametgâh kayıtları işlemez hale gelirken, “Ağır yıkım ve deprem illerinden tahliyelerin olduğu sağlıklı bir seçim imkanı yok. Bir yıl içinde 10 ili yeniden inşa etme sözü veren hükümet, 8 Mayıs’ta sona erecek olan olağanüstü hali uzatarak seçime gitmeyi hedefliyor” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, bugün yaptığı yazılı açıklamada, Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen depremler sonrası gelişmeleri değerlendirdi. Toprak dedi ki:

“ULUSAL GÜVENLİK SORUNU OLAN HABERLEŞME EN HAYATİ DÖNEMİNDE KUSURLU VE KESİNTİSİZ OLDU”

“6 Şubat depremi, Türkiye’nin haberleşme, haberleşme ve internet altyapısının çöktüğünü, hükümetin 21 yıldır bu alana çivi çakmadığını, alternatif altyapı yatırımlarını engellediğini ortaya koydu. iletişim ve internet altyapısını devletin kontrolünde kurma politikası en can alıcı döneminde bozulmakta ve kesintiye uğramaktadır.

Acil durumlarda özel telsiz haberleşmesini sağlayan ANTRAK sistemi hükümet tarafından iptal edildi. 21 yıldır her alanda olduğu gibi irtibat altyapısının da partizan zihniyetiyle yerle bir edildiği felaketle somutlaştı.

“FAY HUKUK, DEVLET TARAFINDAN YENİLENME VE KAZANÇ AGİTİ İÇİN TOZLU RAFLARA BIRAKILDI”

1999 Marmara Depremi’nden sonra kapsamlı bilimsel çalışmalar, fay hatları ve yapılaşma kriterleri gözetilerek hazırlanan Fay Kanunu, rant ve kar uğruna devlet tarafından tozlu raflarda bırakılmıştır. 2020 yılında Elazığ depreminden sonra kaldırılacağı vaadine rağmen hükümete yakın müteahhit lobisi ve kentsel dönüşüm rantını paylaşanlar tarafından yeniden engellendi.

İktidara çağrım; hiç vakit kaybetmeden ve hiçbir bahanenin arkasına saklanmadan, yıllardır rafa kaldırılan Hata Kanunu’nu bilim adamlarının seslerini ve çalışmalarını dinleyerek derhal TBMM’ye getirdi ve hızla kanunlaşıp hep birlikte yürürlüğe girdi. Esas olan insanımızı yaşatmak, talih oyunlarıyla, şehadet telkinleriyle teselli etmek değil.

“TÜRKİYE’DEKİ MÜTEAHHİT SAYISI 453 BİN, ALMANYA’DA 3 BİN 800”

Ülkemizi şaşkına çeviren yıkımda yaşanan maddi ve insani kayıplar, hukukun üstünlüğünün kararlaştırıldığı müteahhitlik dairesinin denetim ve hukuk kurallarının değerini gösterdi. Türkiye’de 453 bin müteahhit olan bu sayının Almanya’da sadece 3 bin 800 olması sektördeki ciddiyeti ve düzensizliği gösteriyor.

Türkiye’de 453 bin, Almanya’da 3 bin 800 ve 27 Avrupa Birliği ülkesinde 25 bin olan müteahhit sayısı, branştaki vahim usulsüzlüğü, sapmayı ve çarpıklığı gösteriyor. Taahhütler Kanunu’nun bir an önce yasalaşması, sektörün eğitim, deneyim, sermaye açısından ruhsatlandırılması, düzenlenmesi ve denetim altına alınması elzem ve hayatidir.

“HÜKÜMET 8 MAYIS’ta sona erecek olan OHAL SÜRESİNİ UZATARAK SEÇİM YAPACAKTIR”

Olağanüstü Hal’e (OHAL) dahil olan 10 ilde altyapı çöktüğü ve mahalleler yıkıldıktan sonra, afet bölgesi ilan edilmesine rağmen hükümetin 14 Mayıs seçimlerini güncelleme planı zor görünüyor. Seçmen kütükleri ve ikametgah kayıtları işlemez hale gelirken, deprem illerinde yaşanan yoğun tahribat ve tahliyeler nedeniyle sağlıklı bir seçim yapma imkanı kalmamaktadır. Yılda 10 vilayeti yeniden inşa etme sözü veren hükümet, 8 Mayıs’ta sona erecek olan olağanüstü hali uzatarak seçime gitmeyi hedefliyor.

OHAL sonrası hükümetin yasak-kısıtlama ve sansüre yönelmesi, afet bölgesini giriş çıkışlara kapatmaya çalışması beklenebilir. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yatay mimariye sahip 10 ili bir yılda herkese ev yapma vaadi; akıl bilimdir ve gerçek dışıdır. Daha 4 ay önce açıklanan ‘2 yılda 250 bin konut’ kuraları çekilirken, 1 yılda 10 ili sıfırdan yapma söylemi, her şeyini iktidara kaptırmış vatandaşın tepkisini dizginlemekten, acısını millet için kullanmaktan başka bir şey değil. seçimler uğruna.

“DEPREM STOKLU İLLERDE ÜLKE EKONOMİSİNE VERİLEN ZARARIN ONARILMASI ZOR GÖRÜNÜYOR”

Depremle sarsılan illerin ülke ekonomisine verdiği zarar kısa sürede telafi edilecek gibi görünüyor. Ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 16’sının yaşadığı bu iller, sanayi, tarım, ihracat, lojistik, vergi mükellefleri, işletme sayısı ve istihdamda önemli bir paya sahip. Hızla başlayacağı açıklanan deprem yardımı ve altyapı-inşaat çalışmaları ile bir ivme olsa da ülke ekonomisinin büyümesi sekteye uğrayacak.

Toplam elektrik tüketiminde 6 Şubat’tan bu yana günlük yüzde 11’lik düşüş, bu illerde sanayinin ve milyonlarca insanın günlük yaşamının durmasının yarattığı en somut gösterge. Depremde ağır hasar gören altyapı, ulaşım, elektrik, doğalgaz, içme ve sulama suyu şebekelerinin onarılması ve yenilenmesi uzun zaman alacak. Taşrada yaşayan yaklaşık 14 milyon nüfusun barınma sorunu çok hızlı bir planlama ve aksiyon gerektiriyor. Tahminim, deprem felaketinin Türkiye’nin 2023 büyüme hızını en az yüzde 1,5-2 oranında azaltacağı ve birçok branş ve alanda kayıplara neden olacağı yönünde.

“Devletin bu duyarsızlığı ile 20 yılda devletin depreme karşı hiçbir şey yapmadığı son afetle anlaşıldı”

1999 depreminde getirilen geçici deprem vergisini kalıcı hale getiren, bütçeye aktaran ve duble yol yapımında kullanan hükümetin bu duyarsızlığı ile son afette depreme karşı hiçbir şey yapmadığı anlaşıldı. 20 yıl. Ancak 88 milyara ulaşan bu parayla 20 yılda 1,3 milyon dayanıklı konut üretilebildi. Siyasi yetkilerin suiistimaline ve kaynak aktarımına son verecek özerk ve şeffaf bir yönetime sahip olan Deprem Fonu’nun kurulmasının hayati önemi bu felaketin bize dayattığı acı bir derstir.

Çıkarılacak yasa ile yurt içi ve yurt dışından yapılan ayni nakdi yardım ve bağışların fon kapsamına alınması, giderlerin şeffaf bir şekilde proje bazında tahsis edilmesi sağlanmalıdır. Devletin İşsizlik Sigortası Fonu’nda (İSF) yaptığı gibi, fondan Hazine’ye borç verme, kamu bankalarına sermaye aktarma vb. yollar kapatılmalıdır. Bu fon, olası afetlerde kaynak sorununun hızla aşılmasını sağlayacaktır.

“TÜRKİYE’YE YARDIM SEFERBERLİĞİ BAZI SORUNLU İLİŞKİLERİN DAHA HIZLI GİTMESİNİ SAĞLAYABİLİR”

Uluslararası alanda Türkiye’ye yönelik yardım seferberliği bazı sorunlu ilişkilerin daha hızlı normalleşmesine olanak sağlayabilir. Suriye’nin kuzeyini de vuran felaket, iki ülke arasında işbirliği ve normalleşme ortamı yaratacağından, Mısır Cumhurbaşkanı’nın telefon görüşmesi ve 35 yıl sonra ilk kez Ermenistan sınırının yardım konvoylarına açılması gündeme gelebilir. bu bağlamda değerlendirilmiştir.

1999 depreminden sonra Türkiye-Yunanistan menfaatlerinde karşılıklı olumlu gelişmeler hızlandı. Artık insani boyutun ön planda olduğu sancılı süreçte, akılcı bir yönetim ve diplomasi ile sorunlu ilişkilerde olumlu gelişmeler sağlanabilir. Başta Türkiye ve depremden en çok etkilenen komşumuz Suriye olmak üzere bölge ülkeleri, AB ve ABD ile ilişkilerde ülkemiz için olumlu bir fırsat yaratılabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort